Edmond Rostand’ın oyununun Sabri Esat Siyavuşgil tarafından yapılmış manzum çevirisi
Yazar: Edmond Rostand
Çevirmen: Sabri Esat Siyavuşgil (M.E.B. ve Remzi Kitabevi)
Ülke: Fransa
Dil: Fransızca
Konu: Tarihî
Tür: Oyun
Yayım: 1897 (özgün)
1942 (Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları) 1. Baskı, 1945’te 2. Baskı
1946 (Remzi Kitabevi) 3. Baskı (Türkçe)
Yayımcı: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları – Remzi Kitabevi
Cyrano de Bergerac, 17. yüzyılda yaşamış Parisli şair, oyun yazarı ve silahşor Savinien Cyrano de Bergerac’ın gerçek hayat öyküsünden esinlenilerek Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand tarafından yazılmış ünlü bir sahne eseridir. Perde sırasıyla 7, 11, 14, 10 ve 6 olmak üzere toplamda 48 sahneden oluşur.
İlk dört sahne 1640’ta, beşinci sahne ise 1655’te geçer. Birçok kez sinemaya aktarılmış olan oyun, 1936 yılında bir kez de operaya uyarlanmıştır. 1897’de kaleme alınmış olan bu manzum oyun, Türkçeye ilk kez 1942 yılında Sabri Esat Siyavuşgil tarafından kazandırılmıştır.
Cyrano de Bergerac kılıcının gücü kadar, etkili ve güzel konuşması ve burnunun büyüklüğü ile de tanınmış bir silahşordur. Kuzeni Roxane’a olan aşkını burnunun iriliği nedeniyle duyduğu endişe yüzünden dile getirememiştir. Cyrano’nun emrindeki yeni yetme yakışıklı silahşor Christian da Roxane’a âşıktır; ne var ki aşkını Roxane’ı etkileyecek kadar güzel kelimelerle ifade edemeyeceği için suskun kalır. Roxane ise Christian’ı görüp beğenir ve bir ağabey olarak bildiği Cyrano’dan bu genç adamla irtibatlarını sağlamasını rica eder. Cyrano, duygularını perde arkasından olsa da Roxane’a bu yakışıklı silahşor aracılığıyla aktarabilmek için, Christian’a değişik bir öneride bulunur: Cyrano bütün aşk mektuplarını yazacak ve ikili buluşmalarda suflör (fısıldayıcı) görevini üstlenecektir. Bu şekilde gelişen ilişki, silahşorların cephe emri almasıyla yeni bir boyut kazanır. Roxane ve Christian, birlik cepheye doğru yola çıkmadan hemen önce acilen evlenirler. Cyrano, Roxane’a Christian’ı koruyacağına söz verir. Cyrano, Christian’ı korumakla kalmaz; onun ağzından her gün Roxane’a iki mektup yazıp cephe gerisine kendisi götürür. Ayrılığa ve mektuplardaki hislerin gücüne dayanamayan Roxane, cepheye gelmek üzere yola çıkar. Aynı gün Christian, Cyrano’nun kendisinden habersiz Roxane’a mektup yazdığını fark eder ve bu aşkı Roxane’a itiraf etmesini ister. Christian bir mermi ile yaralanır; ölümü Roxane’ın kollarında olacak ve veda mektubunun üzerinde Cyrano’nun gözyaşları ve Christian’ın kanı yer alacaktır. Cyrano sırrını saklamaya karar verir. Roxane manastıra kapanma kararı alır. Eser, yıllar sonra Cyrano’nun Roxane’ın kollarında aşkını nihayet açıklaması ve hayata gözlerini yumması ile son bulur.
Kahramanlar
Başroller
Cyrano de Bergerac
Roxane
Christian Baron de Neuvillette
Diğer kahramanlar:
Le Bret
Comte de Guiche
Ragueneau
Lise
Dadı
Yankesici
Pajlar
jaredler
Markiler
Uşak
Çiçekçi kız
Keşiş
Eserden ünlü bölümler
…
Burnunuz ne kocaman!
Evet! Pek kocaman… Hepsi bu mu?
Bu kadarı az delikanlı! Hâlbuki neler neler bulunmaz söylenecek? Asıl iş edada. Mesela bak,
“Burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!
“Yana yatmaz mı? Senden önce davranıp kadehine batmaz mı?
“Burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!
“Acaba neye yarar bu alet? Makas kutusu mudur, divit midir, izah et!
…
Kaynak: Cyrano de Bergerac, Edmond Rostand, Remzi Kitabevi, 1999
…
Gören gözü, çınlayan sesi olmak ve canı
İsteyince şapkayı ters giymek, karışanı
Olmamak. Bir hiç için ya kılıcına veya
Kalemine sarılmak ve ancak duya duya
Yazmak, sonra da gayet tevazuyla kendine:
Çocuğum! Demek, bütün bunları hoş gör yine,
Hoş gör bu çiçekleri, hatta bu kuru dalı,
Bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı!
Varsın küçücük olsun fütuhatın, fakat bil,
Onu fetheden sensin, yoksa başkası değil.
…
Tiyatroya, özellikle de alafranga oyunlara çok sıcak bakan padişah II. Abdülhamid zamanında Sarah Bernhardt ve Coquein Cadet’e bile Yıldız Sarayı’nda temsiller verdirildiği hâlde Edmond Rostand’ın ölümsüz eseri “Cyrano de Bergerac” yasaklanmıştı.
İstemem Eksik Olsun
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
İstemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
İstemem!
İstemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek…
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
İstemem! Eksik olsun!
İstemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına…
Özgür olmak…
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak…
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak…
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak…
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İsteyince Ay’a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
CYRANO DE BERGERAC OYUNUNDAN (EDMOND ROSTAND)