Gates, 28 Ekim 1955’te Seattle, Washington’da doğdu. Gates üst orta sınıf bir ailede büyüdü. Bill Gates’in babası avukat annesi ise öğretmendi.
Annesi, öğretmenlik kariyerinin ardından zamanını çocukları yetiştirmeye ve hayır kurumlarıyla çalışmaya adadı. Ayrıca Seattle’daki First Interstate Bank United Way ve International Business Machines (IBM) dahil olmak üzere birçok kurumsal kurulda görev yaptı. Okullarda ve toplum kuruluşlarında gönüllü olduğu zamanlarda Gates’i yanından ayırmazdı.
Gates, çocukken doymak bilmez bir okuyucuydu ve ansiklopedi gibi referans kitapları inceleyerek saatler geçirirdi.
Gates’in ebeveynleri, 11 yaşında davranışları hakkında endişelenmeye başladı. dersleri iyi gidiyordu ama zaman zaman sıkılmış ve içine kapanık görünüyordu ve ebeveynleri onun yalnız kalabileceğinden endişeleniyordu.
Gates, 13 yaşına geldiğinde, ailesi onu Seattle’ın özel hazırlık Lakeside Okulu’na kaydettirdi. Matematik ve bilimde mükemmel, aynı zamanda drama ve İngilizce’de de çok iyi bir performans sergileyerek neredeyse tüm konularda başarılı oldu.
Bilgisayara olan merakı, SAT’de 1600 üzerinden 1590 puan alması ve biraz da babasının etkisiyle, 1973 yılında Harvard’a kabul edildi.
Gates, bu prestijli okulda derslere katılmak yerine zamanını poker ve video oyunları oynayarak geçirdi. Tüm bu durum eski ortağı Paul Allen’ın ona gösterdiği bir makale sonrasında değişti. Dünyanın ilk mikrobilgisayarı Altair 8800 hakkında bilgi sahibi olan Gates ve Allen burada bir fırsat gördüler ve bilgisayarın Meksika’daki üreticisi MITS’i arayarak Altair için oldukça popüler bir programlama dili olan BASIC’e sahip olduklarını söylediler.
Altair’in üreticileri bu programla ilgilendiler ve denemek istediklerini belirttiler. Ancak Paul ve Bill’in elinde herhangi bir program yoktu. Bunun üzerine okula dönüş yapan Gates, Allen ile sabah akşam Harvard’ın laboratuarlarında program üzerine çalışmaya başladı. Ellerinde Altair isimli bilgisayardan olmadığı için yazılımın çalışıp çalışmayacağı hakkında en ufak bir fikirleri yoktu.
Allen, Meksika’ya gittiğinde dahi programın çalıştığına dair bir kanıtları yoktu. Ancak şansları yaver gitti ve program çalıştı. Bunun üzerine Bill Gates Harvard’ı bıraktı ve ortağı Allen’ın yanına Meksika’ya gitti.
Meksika’ya taşındıktan kısa bir süre sonra, MITS kapandı ancak, bu durum Microsoft’u etkilemedi. O dönemde, ikili aralarında Apple’ın da olduğu başka teknoloji şirketlerine yazılım hizmeti veriyorlardı.
Meksika serüvenlerini 1979’da sonlandırarak Seattle’a taşınan ikili, Microsoft’un altın dönemi için döndüklerini o zamanlar bilmiyorlardı. Bill Gates, IBM’in yeni bilgisayarlarının yaşadığı yazılım sıkıntısını öğrenmesi üzerine küçük bir girişimden 50.000 dolara mal olan bir yazılım altyapısını satın aldı. Onu MS-DOS (Microsoft Disk Operating System) haline getiren Gates, IBM’e satışını gerçekleştirdi. Böylesine olağanüstü bir iş planının arkasındaki deha olan Bill Gates, diğer bilgisayar şirketlerine satabilmek adına lisansı da elinde tuttu ve Microsoft’un engellenemeyecek yükselişi böyle başladı.
Gates’in öngördüğü üzere, IBM satışından sonra diğer bilgisayar şirketleri de aynı teknolojiyi ellerinde bulundurmak istediler ve kendi yazılımlarını yazmaktansa daha ucuza mal olacak olan MS-DOS’u kütüphanelerine eklemeye karar verdiler. Bunun sonucu olarak MS-DOS sektörün standart yazılımı haline geldi ve Microsoft’un satışları sadece bir senede 7 milyon dolardan 16 milyon dolara yükseldi.
2008 yılında, Bill Gates Microsoft’tan ayrılacağını açıklayarak görevini Satya Nadella’ya devretti. Aktif olarak yönetim kurulunda olmasa da, %6.4’lük hissesiyle Microsoft’un en büyük hissedarı olmaya halen devam ediyor.
Bill Gates’in böyle bir karar almasındaki temel motivasyon, eşiyle beraber kurduğu The Bill and Melinda Gates Foundation’a yönelerek sağlık, eğitim ve düşük gelirli topluluklara yatırım odaklı işleri desteklemek istemesiydi. Tüm eforunu bu alana yönelten Gates, milyarlarca dolarlık bir fon kurarak sosyal problemlere eşiyle beraber çözümler ve projeler üretmeye halen devam etmektedir.
Bill Gates’in yazdığı kitaplar
-Önümüzdeki Yol
-Düşünce Hızında Çalışmak
– Showing Up For Life: Thoughts on the Gifts of a Lifetime