Basın-yayın (kitle iletişim araçları), günlük dilde radyo, televizyon, gazete, dergi gibi elektronik veya yazılı basın organlarını anlatmak için kullanılan bir terimdir.
Toplumların aydınlanmasında, reaksiyon göstermesinde basının önemli bir rolü vardır. Bu reaksiyon gerek iktidara, gerekse muhalif olanlara yönelebilir. Ancak burada önemli olan basının büyük kitleler üzerindeki etkisidir.
Dar anlamıyla basın, sadece gazete ve dergileri kapsamaktayken geniş anlamda basın; belirli zamanlarda basılıp, her çeşit haber ve fikirleri topluma ulaştıran tüm yayın ürünlerini içerir. Genellikle günlük basın ürünlerine gazete, haftalık, on beş günlük ve aylık basın ürünlerine de dergi denilmektedir.
İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyaç az veya çok her insanın doğasında vardır. Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız “basın müessesesi” doğmuştur.
Kitle iletişim araçları kitle iletişimini sağlar. Kitle iletişimi halka açık bir şekilde gerçekleşir, bu nedenle prensip olarak herkes kitle iletişim araçlarının tekliflerine erişebilir.
Basılı medya (Örneğin broşür, afiş, kitap, basın)
Görsel-işitsel medya: Film, radyo ve televizyon
Yığın depolama ortamı (Örneğin, CD, DVD)
İnternetteki internet siteleri.
Kitle iletişim araçlarının politika, hukuk ve ekonomi tarafından etkilenen karmaşık sosyal kurumlar haline geldiği de unutulmamalıdır. Bu boyut olmadan, medya ve medya sistemlerinin anlamlı bir uluslararası karşılaştırması pek mümkün değildir.
Basın Kanununun 3. maddesine göre:
“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28. maddesine göre:
“Basın hürdür, sansür edilemez…”
Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 30. maddesine göre:
“Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz.” ifadesi yer almaktadır.
Türkiye’de gazete ve gazetecilik yolunda atılan ilk adım Takvim-i Vakayi’nin çıkarılması olmuştur.
Takvim-i Vakayi:
Basın tarihimiz 1 Kasım 1831’de “Takvim-i Vakayi”’nin çıkması ile başlamıştır. Ancak bu gazete devletin resmi organı olup diğer ülkelerde olduğu gibi meydana gelmiş bir milli fikir hareketinin gereği olarak ortaya çıkmamıştır.
O tarihlerde memleketin kültürel seviyesi şahısların gazete çıkarması için müsait değildir, hatta özel matbaalar bile yoktur.
Takvim-i Vakayi’nin çıkarılmasından önce, II. Mahmut döneminde ülkede iç ve dış siyasette büyük karışıklıklar yaşanıyor olup, var olan düzenin yenilenmesi için çabalar sarf edilmekteydi. Osmanlı-Rus savaşları, Osmanlı-Fransız ilişkileri, Sırp ile Rum isyanları, Yeniçeri ocağının kaldırılması, askeri alanda yenilik girişimleri vb. olaylar ülkeyi yıpratmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu karışık devresinde II. Mahmut, devletin düzenlenmesinde kamuoyunun görüşlerinin öneminin farkındaydı ve araç olarak basının öneminin farkındaydı.
İlk Türkçe gazete olan Takvim-i Vakayi’nin çıkarılması için “Takvimhane-i Amire” adıyla yeni bir matbaa ve idare etmek üzere de “Takvimhane Nezareti” kurulmuştur. Nazırlığına ve gazetenin çıkarılmasına bakmak üzere tarihçi “Esat Efendi” görevlendirilmiştir. Haber toplamak üzere iki muhabir görevlendirilmiş olup gazetenin çıkarılması için hiçbir fedakârlıktan çekinilmemiştir.
1860’a kadar yayını bu şekilde sürdüren gazete tamamen resmi bir niteliğe bürünmüş ve sadece devletle ilgili belgelerin, tüzüklerin yayınlandığı resmi bir gazete haline gelmiştir. 1879 ve 1892 yıllarında gazetede ki dizgi yanlışlığından dolayı kapanan gazete II. Meşrutiyet döneminde yeniden çıkmaya başlamış ve Kasım 1922 yılında 4609 sayı ile yayını sona ermiştir.
Ankara’da kurulan T.B.M.M. Hükümetinin resmi gazetesi olarak 07.10.1920 tarihinde yayınlanmaya başlanan Ceride-i Resmiye, Takvim-i Vakayi’nin devamı olarak kabul edilmektedir. Ceride-i Resmiye adı 02.11.1922’de Resmi Ceride olmuştur. Resmi Ceride adı da 02.01.1928 tarihinde Resmi Gazete olmuş ve o tarihten beri bu ad ile yayınlanmaktadır.
Ceride-i Havadis
Basın tarihimizde Takvim-i Vakayi’den sonra çıkarılan ikinci gazete Ceride-i Havadis olmuştur.
Bir İngilize ait olmakla beraber Ceride-i Havadis ve Ruzname’nin yayınları Türkiye aleyhine olmamıştır.
Türk basınında ilk gazeteler devletin resmi organı olarak yer almış, ilk özel gazete olan “Tercüman-ı Ahval” ilk resmi gazete olan “Takvim-i Vakayi”’den yaklaşık yirmi yıl kadar sonra çıkmıştır.
Halkın gazete kavramına alıştırılmamış olması, fikir gazeteciliğine başlanamaması, doğu kültürünün yerine batı kültürünü bırakmaması ve okuma yazma bilenlerin sayısının oldukça az olması bunun nedenleri arasında gösterilebilir.
Tercüman-ı Ahval:
Türkiye’de şahsi girişimle çıkarılan ilk gazete olan Tercüman-ı Ahval Agâh Efendi tarafından çıkarılmış olup gazetenin çıkarılmasında Şinasi’nin rolü büyük olmuştur.
Agâh Efendi’nin Maarif Nezaretine yaptığı bu müracaat Meclis-i Maarif tarafından incelenerek istenilen ruhsat verilmiştir.
Tercüman-ı Ahval gerek içeriği, gerek basım şekli konularında kendilerinden öncekilere benzemez. Öncekiler kendisinden çok geri olup, sonrakilerde ondan ilerdedir. Bu gazete hem sivil, hem fikir gazeteciliğimizin başlaması açısından önemlidir.
1923-1939
Dönemin başlıca gazeteleri Akşam, Cumhuriyet, Tan, Hâkimiyeti Milliye(1934’den sonra Ulus )ve Vakittir.
1939- 1950
Akşam, Tasvir, Yeni sabah, Ulus, Tanin, Hürriyet, Zafer, Milliyet, Yeni İstanbul, Son Posta, Demokrat İzmir, Yeni Asır, Kudret dönemin önde gelen gazeteleriydi. Sedat Simavi’nin çıkardığı Hürriyet (1 Mayıs 1948) yerleşik gazetecilik anlaşışına köklü değişiklikler getirmiştir.